bosanma sebepleri

Boşanma Sebepleri


Ana sayfa » Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri, evlilik içerisinde birçok sebepten ötürü değişiklik göstermektedir. Fakat anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davalarında boşanmanın sebepleri çok önemli olmaktadır. Bu sebepleri davanın seyrini, tazminat durumunu, nafakayı, velayeti etkilemektedir. Hakimin kararı da bu sebepler üzerinden ilerlemektedir.

Boşanma Davaları

4721 sayılı Medeni Kanuna göre boşanma davası iki şekilde gerçekleşmektedir.

  • Anlaşmalı boşanma davası
  • Çekişmeli boşanma davası

Anlaşmalı davaya göre; iki taraf birbiri ile anlaşarak boşanmayı zorlaştırıcı ve süreci uzatıcı sorunlardan birbirlerini kırmadan evlilik birliklerini bitirirler.

Çekişmeli davaya göre; tarafların anlaşma olmamasından dolayı bir tarafın kusurlu diğer tarafın az kusurlu ya da kusursuz olması ile gelişmektedir. Kusursuz olan taraf çeşitli nedenlerden dolayı davayı kazanma ve bir takım faydalardan yararlanmak istemektedir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Davalara göre boşanma davalarının sebepleri değişmektedir. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda genellikle iki tarafın birbirini kırmadan ve kusurlu – kusursuz taraf aranmadan paylaşım yaparak boşandığı dava durumuyken çekişmeli boşanmada işler değişmektedir. Özel ve genel olmak üzere boşanma sebepleri devreye girmektedir. Bu sebepler neticesinde evlilik birliğinin yürüyemeyeceği anlaşılırsa ve taraflar birbiri ile anlaşamazsa çekişmeli davalar yaşanmaktadır.

  • Zina
  • Terk
  • Cana Kast, Pek Kötü Muamele
  • Suç İşleme veya Onur Kırıcı Davranış
  • Akıl Hastalığı
  • Fiili Ayrılır
  • Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik)

Özel Boşanma Sebepleri

Kanun önünde sınırlı sayıda sayılan ve özel boşanma sebeplerine dayanan özel 6 tane sebep bulunmaktadır. Bu sebepler şu şekildedir;

  • Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası

Boşanma sebebi olarak zina, boşanma davalarında en çok açılan sebebi olarak bulunmaktadır. Bu yüzden bu konuya biraz daha ayrıntılı bakmamız gerekiyor diye düşünmekteyiz. Zina, eşlerden birinin karşı cins ile eşi dışında kurduğu cinsel birliktelik olarak bilinmektedir. Lakin bilinmelidir ki durumun belgelerle kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca tam anlamıyla bir cinsel birliktelik olamasa bile teşebbüsse kalkışmak dahi boşanma sürecine girilmesine yol açmaktadır. Ayrıca, bu sebeple oluşan davadan sonra dava sonuçlandığı andan itibaren manevi tazminat davası açılabilmektedir.

  • Terk Nedeniyle Oluşan Boşanma

Eşlerden biri, müşterek olarak kullandığı ikametgahı terk etmesi ile diğer taraf haklı konuma gelmektedir. Bu da bir boşanma sebebi teşkil etmektedir. Lakin burada boşanmaya sebep olacak olan terk, boşanma sebepleri medeni kanun önünde eşin kendisine yüklediği borç ve sorumluluktan kaçma amacıyla evden ayrılması ve gerekçenin ortadan kalmış olmasına rağmen eve dönmemesi ile gerçekleşmektedir.

  • Cana Kast, Pek Kötü Muamele Nedeniyle Boşanma;

Medeni kanun için eşlerden birinin diğer eşin canına kast ya da fena müdahale bulunması sonucu boşanma sebebi olmaktadır. Eşlerden birinin diğerine acı ve ıstırap vermesi içeren her tür davranış bu konunun içine girmektedir. Evlilik birliği için olumsuz ve içinden çıkılmaz bir yola girilmişse bu durumda boşanma davasının açılması gerekmektedir.

  • Suç İşleme Veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma;

Suç işleme gibi bir durum söz konusu olduğunda da aynı şekilde boşanma davası sebepleri arasında sayılmaktadır. Özellikle eşlerin birbirleri ile ilgili özel şeylerin dışarıya yansıması ve bunu eşlerden birinin yapması da onur kırıcı davranışlar arasında geçmektedir. Bir insanın onurunun zedelenmesine yönelik hareketler medeni kanunda da ceza hukukunda da suç teşkil etmektedir.

  • Akıl hastalıklarından dolayı boşanma;

Hastalık için boşanma gerçekleşmesi ilk bakışta yadırganabilmektedir. Fakat akıl hastalığı, diğer hastalıklardan farklı bir durum teşkil etmektedir. Neslin devamını ve beklenti oluşmasını engelleyecek bir hastalık olduğundan dolayı kesin evlenme engelleri arasında da sayılmaktadır. Akıl hastalığına rağmen yapılmış evlilik, mutlak butlan ile batıldır ve iptal ettirilebilmektedir.

  • Fiili ayrılık sebebiyle boşanma;

Herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak açılan davanın reddedilmesi ve bu kararın kesinleştiği andan itibaren üç sene boyunca çiftler birlikte bir hayat kurmamışsa eşlerden birinin talebiyle boşanma kararı verilebilmektedir. Boşanmanın özel sebepleri bu şekilde oluşmaktadır.

Genel Boşanma Sebepleri

Genellikle insanlar tarafından dahi kabul edilmeyen davranış ve tutumlardır. Evlilik birliğinin temelden sarsılmasından kaynaklı sebeplerdir. Aynı zamanda hukuki suç da teşkil etmektedir. Eşlerin birbirine yaptığı ve alenen suç unsuru teşkil eden genel sebepler;

  • Geçimsizlikten kaynaklı,
  • Mizaç uyuşmazlığı,
  • Hakaret,
  • Şiddet,
  • Güven kırıcı ve sarsıcı davranışlar… Gibi birçok neden genel neden olarak gösterilmektedir.

Boşanma Sebebi Olan Davranışlar

Boşanmanın bir takım nedenleri ile birlikte davranışları da bulunmaktadır. Yargıtay kararınca da değerlendirilen bu davranışlar hukuken boşanma sebebi sayılmaktadır. Boşanma kararı nedenleri olan bu davranışların bazıları şu şekildir:

  • Aşağılama, tükürme, tükürme, küçük düşürme, kıyaslama, hırsızlık yapma…
  • Sadakatsizlikle suçlamak,
  • İktidarsızlıkla suçlamak,
  • Eşinden sıkıldığını beyan etmek,
  • Baskıcı davranma,
  • Eş doğum yaparken ilgilenmemek,
  • Evden sık sık dışarıya terk etme sebebiyle gitmek,
  • Eve icra getirme,
  • Borçları ödememe
  • Doğal olmayan yollarla cinsel ilişki kurma,
  • Cinsel yetersizliği açıklama,
  • İstenmeyen kişilerle arkadaşlık etme,
  • Evlilik dışı çocuğu bulunması,
  • Eşi resmi makamlara şikâyet etme…

Şeklinde arttırılabilir birçok davranış bulunmaktadır. Bunlar özel boşanma sebepleri ya da genel boşanma sebepleri içine girmektedir.  Bu tür davranışlar aynı zamanda bir insanın diğerine yapmaması gereken suçlardan da gözükmektedir. Boşanma dışında da bu davranışlar suç teşkil etmektedir.

Boşanma Nedeni Örnekleri

Ağız Kokusu veya Vücut Kokusu

Ağız veya vücut kokusu, başlı başına boşanma nedeni değildir. Davalıda varolduğu iddia edilen bu rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının tedaviden kaçınıp kaçınmadığı, bu rahatsızlığın evlilik birliğini davacı eş için çekilmez hale getirip getirmediğinin, uzman hekimlerden oluşan sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2005/2-208 K. 2005/262 T. 13.4.2005

Aldatmaya Çalışmak

Eşler birbirine sadakat göstermekle yükümlüdür. Bu görevin ihmal edilmesi ortak hayatı çekilmez hale getirir. Bu bakımdan davacı, davalı eşinin işbu olumsuz davranışını genel boşanma sebebi yapabileceği gibi zina sebebiyle de boşanma davası açabilir. Zina için gerekli ortama girip de elde olmayan sebeplerle eylemin tamamlanmamış olması yani Ceza Kanununun deyimi ile eylemin eksik kalkışma derecesinde kalması da boşanma için yeterlidir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 1976 tarihli kararı

Cinsel İlişkiye Girmemek

Uzun süre boyunca cinsel ilişkinin başarılamamış olması halinde aile birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekir. Evlenmenin sosyal amacı yanında, nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır. Tarafların cinsel organları normal yapıda olmasına rağmen, psikolojik sebeple de olsa evlilik süresi içinde cinsel ilişki kuramadıkları doktor muayenesi ile anlaşılmaktadır. Bu hal evlilik birliğini temelinden sarsar. Aylarca cinsel ilişkinin başarılamamış olması karşısında eşlerde birbirine karşı haklı bir nefretin, en azından isteksizliğin doğacağı şüphesizdir. Böyle bir durumu davacı açısından bir kusur olarak kabul etmek mümkün değildir. Ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonrada devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2001/4956 K. 2001/6274 T. 19.4.2001

Evlilik birliğinin önde gelen gayesi tarafların cinsel uyum içinde bulunmalarıdır. Tarafların evlenme gününden itibaren 22 gün birarada kalmalarına rağmen cinsel birleşmenin olmadığı tartışmasızdır. Davalı tarafça birleşmeye davacı kadının yanaşmadığı, ya da buna engel olabilecek bir kusuru bulunduğu iddia ve ispatlanmış değildir. Davalının fizik olarak normal bulunmasının şu durum karşısında önemi yoktur. Cinsel ilişkiden yoksun bir birliğin davacı için çekilebilirliğinden söz edilemez. Öyle ise istek doğrultusunda boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1984/10433 K. 1984/10464 T. 24.12.1984

Sağlığı İle İlgilenmeme

Davacının, davalı eşinin yaşamsal önem taşıyan böbrek ameliyatı ile herhangi bir şekilde ilgilenmemesi, kişilik haklarına saldın niteliğindedir.

Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldın teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/9973 K. 2005/10409 T. 30.6.2005

Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının eşine salak, manyak dediği, aşağıladığı ve hastalığında ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1999/2-610 K. 1999/777 T. 6.10.1999

Eşi Küçük Düşürücü Sözler Söylemek

Davacı tanıklarının anlatımlarıyla davalının, sakatsın ne biçim adamsın, paranın nasıl harcanması gerektiğini dahi bilemiyorsun şeklinde sözlerle davacı eşini küçük düşürücü hitaplarda bulunduğu ayrıca ‘ben bu adamla Almanya ya gidebilmek için evlendim’ gibi söylentileri yaydığı gerçekleşmiştir. Davalının belirlenen tutumu ve davranışları ortak hayatı kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarstığı açıktır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1992/2-81 K. 1992/192 T. 18.3.1992
Davalı eşine muhtelif zamanlarda ağır hakaretlerde bulunmuş, kocası da bu hakaretler karşısında davalıyı evin kilidini değiştirip eve almamış, davalıya bakmamıştır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmadığından, boşanmaya karar verilmelidir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2001/2-432 K. 2001/482 T. 6.6.2001

Küçük Düşürücü Suçtan Mahkumiyet

Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan ‘… davalı eşin küçük düşürücü bir suç işlemesi’ sebebine dayanan boşanma isteğine ilişkindir. Davalı koca hakkında 10.12.2001 tarihinde işlediği suçtan ötürü ( gasp suçundan ) Türk Ceza Kanununun 499. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış, koca, bu suçtan 28.12.2001 tarihinde tutuklanmış, 11.3.2002 tarihinde nakti kefaletle bırakılmış, yapılan yargılaması sonucu Çorum Ağır Ceza Mahkemesince; sanığın eylemi, Türk Ceza Kanununun 192. maddesinde yer alan kimsenin namusunu veya şeref ve haysiyetini ihlal edecek, isnatlarda bulunmak tehdidiyle menfaat istihsal etmek olarak vasıflandırılarak bu madde uyarınca hapis cezasına mahkum olmuştur. Mahkumiyet kararı 20.6.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Kocanın işlediği suç, ahlaki redaet ve kötü hiçbir karakter ürünü olan bir eylem olup, küçük düşürücü niteliktedir. Kadının davalıyı tutuklu iken cezaevinde ziyaret etmiş olması da eşini affettiği anlamını taşımaz. Kocanın bu davranışı birlikte yaşamayı da çekilmez hale getirmiştir. Boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2002/12731 K. 2002/14899 T. 26.12.2002

Eşini Ailesiyle Beraber Oturmaya Zorlamak

Eşini ailesi ile birlikte oturtmak da, oturmaya zorlamak da evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve dolayısıyla boşanma kararı verilmesi gerektiğini gösterir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1637 K. 2003/2987 T. 6.3.2003

Eşini İşyerinde Küçük Düşürmek

Yapılan soruşturma toplanan delillerle davalının davacıyı bulunduğu iş ortamında küçük düşürdüğü, hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verile
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1999/2-1027 K. 1999/1023 T. 8.12.1999

Yurtdışına Temelli Gitmeyi Reddetmek

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava, 3444 sayılı Yasa ile değişik M.K.`nun 134/1. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Taraflara fiilen bir araya gelip, karı koca olmamışlardır. Toplanan delillerle, evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu kanıtlanamamıştır. Mahkemece verilen boşanma kararına ağırlıklı gerekçe yapılan, kadının kocası tarafından adına pasaport çıkarılıp, vize de temin edildiği halde, Almanya’da çalışmakta olan kocası yanına gitmemiş olması, M.K.’nun değişik 134. maddesine göre açılan davanın kabulüne de esas alınamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi sulu ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1993/2-35 K. 1993/140 T. 7.4.1993

Eşini Yurtdışına Götürmemek

Tarafların evliliği 4 yılı bulmasına rağmen davacının isteğine rağmen davalının karısını yanına yurtdışına götürmediği, infak ve iaşesini sağlamadığı, Türkiye’ye senelik izinlerinde geldiğinde de karısına ilgisiz olduğu toplanan delillerden anlaşılmış olup davalının bu tutumu evlilik birliğini temelden sarsıcı nitelikte olup boşanmaya karar verilmesi gerekir. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmelidir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1997/2-706 K. 1997/902 T. 5.11.1997

Kadının Başka Erkeklerle Fotoğraf Çekilmesi

Davacı kocanın ‘Gaye’ ismindeki bir kadınla gayrimeşru ilişki kurarak adeta karı koca hayatı yaşamak suretiyle aile birliğine karşı çok ağır bir kusur içerisinde bulunmasına karşılık davalı kadına atfedilen kusur tarafların müşterek çocuklarının öğretmeni ile samimi bir pozda resim çektirmesi olayıdır. Davacı koca tarafından mahkemeye ibraz edilen bu fotoğrafın hangi koşullar altında çekildiği belli değildir. Ancak sadece bu resim dosya kapsamına göre davalı kadının çocuğun öğretmeni ile gayrimeşru bir ilişki içerisinde olduğunun kabulüne elverişli değildir. Bu nedenlerle Usul ve Yasa’ya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1975/2-1070 K. 1976/168 T. 4.2.1976

Kadının Ev İşlerini Yapmaması

Davalı kadının ev işlerini yapamamasının hastalığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İradi olmayan bu davranış ile hastalık, tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Medeni Kanunun 134/1-2. maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1997/2-160 K. 1997/410 T. 2.5.1997

Kadının Hırsızlık Yapması

Kadının kuyumcudan bilezik çalması ve bunun anlaşılması üzerine bilahare iade etmesi şeklinde oluşan eyleminin, evlilik birliğini temelinden sarsıcı nitelikte kabulü gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1997/2-736 K. 1997/952 T. 19.11.1997

Kadının İffetsizliği Hakkında Dedikodu Çıkması

Kadının iffetsizliği yolunda yaygın bir dedikodu bulunması ve bu söylentinin koca tarafından çıkarılmaması halinde ailede güven duygusu kalmayacağından bu dedikodu sebebiyle meydana gelen geçimsizlik boşanma sebebi sayılmalıdır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1978/779 K. 1978/2193 T. 20.3.1978

Kayınpeder – Kayınvalide

Davalının ve davcının anne-babasının davacıyı sürekli azarladıkları, kocanın bu davranışlara sessiz kaldığı gibi evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri de yerine getirmediği, kimseyle görüşmesine izin vermedikleri anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya ( TMK.md. 166/1 )karar verilmelidir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/2609 K. 2003/4066 T. 24.3.2003

Kadının kocasına hakaret ettiği, kayın validesini de tehdit ettiği ve dövdüğü kesinleşen ceza dosyası ile sabit olup kocanın da karısını başkası ile ilişki kurmakla suçlayıp, bağımsız ev temin etmediği, geçimsizlikle her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Boşanmaya karar verilmesi gereklidir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/164 K. 2003/1430 T. 3.2.2003

Kadının Hakaret Etmesi & Kocanın Alkol Alması

Toplanan delillerden davalının muhtelif yer ve zamanlarda eşine karşı ‘adi, şerefsiz içki içiyorsun, evin bereketi kalmıyor’ şeklinde hakaret ettiği, kocası ile ilgilenmediği, onun çamaşırlarını yıkamadığı, yemeğini yapmadığı, kocanın da aşırı şekilde alkol aldığı, hakaret ettiği ve eşini dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda evlilik birliği eşler bakımından müşterek hayatı sürdürmelerine imkan bırakmayacak biçimde temelinden sarsılmıştır. Eşlerin birinin kusurunu, diğerinden üstün tutmaya imkan yoktur. Eşit kusurludurlar. O halde mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1994/2-22 K. 1994/170 T. 23.3.1994
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1985/2429 K. 1985/2670 T. 19.3.1985

Nikahtan Sonra Düğün Yapılmaması

Nikahtan sonra düğün yapılmamış olması da başlı başına boşanma nedeni olamaz.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1985/10502 K. 1985/10806 T. 17.12.1985

Eşin Sara Hastası Olması

Davalının ‘temporal tipte epilepsi ( sara )’ hastası olduğu anlaşılmaktadır. Eşlerden birinde bu hastalığın varlığı başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Davalının hastalığının tedavisinden kaçındığına dair bir delil olmadığı gibi, alınan raporda ruhsal bakımdan evliliği, yürütebilecek yeterliğe sahip olduğu da belirlenmiştir. Davalının sara hastası olması dışında evlilik birliğini temelinden sarsacak ve müşterek hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte başkaca somut bir hadisenin varlığı ortaya konulmamıştır. O halde, davanın reddi gerekir.
Yargıtay Kararı: YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4941 K. 2004/7899 T. 15.6.2004

Sedef Hastalığı Boşanma Sebebi Değildir

Sedef hastalığının tedavisinin doktor raporu ile mümkün olduğu belirlendiği gibi, bu hastalığın evlilik birliğini diğer taraf için çekilmez hale getirmediği de toplanan delillerle saptanmıştır.
Yargıtay Kararı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1997/2-642 K. 1997/820 T. 15.10.1997 02.09.07

Eşi Aşağılamak

“…davacının davalının hakaret ve aşağılamalarına maruz kaldığını, davalının davacıyı toplum içerisinde devamlı küçük düşürdüğünü…”
Yargıtay Kararı:  YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2006/2-787 K. 2006/805 T. 13.12.2006

Eşe Veya Ailesine Tükürmek

“…Davalının sık sık evi terk etmeği alışkanlık haline getirdiği, her seferinde aracılarla eve döndüğü evi terk etmesinin haklı bir nedene dayanmadığı, son defa evi terk etmiş olması nedeniyle kendisini eve getirmeye giden kayın validesinin yüzüne tükürüp, seni de kocamı da istemiyorum dediği evliliği yürütemeyeceğini açıkladığı anlaşılmaktadır…”
Yargıtay Kararı:  T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1996/2-752 K. 1996/863 T. 4.12.1996

İçtihatlarda geçen boşanma sebeplerinde bazıları

  • Başkalarıyla kıyaslamak
  • Eşini sevmediğini söylemek
  • Eşinden soğuduğunu söylemek
  • Başkası ile evleneceğini söylemek
  • Aile ile görüştürmemek
  • Eşini tehdit etmek
  • Çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak
  • Sapık ilişkiyle suçlamak
  • Bakire olmadığı için suçlamak
  • Sadakatsizlikle suçlamak
  • İktidarsızlıkla suçlamak
  • Evi sık terk etmek
  • Beden temizliği ile ilgilenmemek
  • Çalışmamak
  • Cinsel ilişki kuramamak
  • Eski Sevgilisini unutamadığını söylemek
  • Evlilik dışı çocuğu olmak
  • Eşine fiziksel şiddet uygulamak
  • Kesici aletle yaralamak
  • Aşırı içki kullanmak
  • Evden kovmak
  • Kadına boş ol demek
  • Eşinin ceplerini karıştırmak
  • Üvey çocuğa kötü davranmak
  • Doğumunda ilgilenmemek
  • Sebepsiz intihara kalkışmak
  • Tarikata katılmak
  • İnternet Bağımlısı Olmak
  • Güven sarsıcı davranışlarda bulunmak (Sık şekilde yabancılarla konuşmak ve mesajlaşmak, gizli banka hesapları vs açmak)
  • “Erkek değilsin” demek
  • Ayrı odada yatmak
  • Eski sevgili veya nişanlıyla görüşmek
  • Küçümsemek
  • Evlilik içi tecavüzde bulunmak
  • Cimrilik
  • Eve haciz getirmek
  • Evlilik sırlarını başkasına anlatmak
  • Aşırı derecede kıskançlık
  • Ev eşyalarına bilerek zarar vermek
  • Cumhuriyet karşıtı faaliyette bulunma
  • Ters İlişki (Olağan dışı cinsel talepler nedeniyle boşanma)